Pozitif Düşünme ve Çocuklar
Gerçekte önemli olan, neye sahip olunduğundan çok, sahip olunanların yaşamı daha nitelikli kılmak adına işlevsel olarak nasıl değerlendirildiğidir. Eğitim sürecine küçük yaşlardan itibaren başlanması, problem çözmeye yönelik yapıcı düşünme modellerinin yerleşmesi açısından önemlidir.
Gelişim Dönemleri ve Pozitif Düşünme
İnsan beyni farklı tecrübelere, düşüncelere ve duygulara tepki vererek kendini şekillendirebilmekte, beyin değiştikçe yeni deneyimlere açık hale gelmektedir. Araştırmacılar, düşünce ve deneyimlerin beyinde nöronlar arasındaki iletişimleri değiştirdiğini, çevresel uyaran ve deneyimlerin beyni şekillendirdiğini, bunun da sonraki deneyimler üzerinde etkili olduğunu ifade etmektedirler. Yeni bir beceri elde etmeye çalışmak beyindeki yüzbinlerce bağlantıyı değiştirebilmektedir. Tekrarlanan deneyimler, beynin yapısını değiştirmektedir. Bu durumda gerek kendimizi geliştirme kapsamında yaptıklarımız gerekse, çocuklara sunulan deneyimler ve öğrenme yaşantıları konusunda bilinçli olmak oldukça önemli bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bebeklik
Bebeklik dönemi 0-2 yaşı kapsayan bir dönemdir. Bebeklik döneminde bebek ilk davranış örüntülerini geliştirmekte, belli alışkanlıkları kazanmaktadır. Bebeğin bağımlılıklara meyilli olmayan, üretken, olumlu bakış açısına sahip bir kişilik kazanmasına yönelik kazanımlar bu dönemde kazandırılmaya başlanabilmektedir.
Bu bağlamda bebeğin sevildiğini hissetmesi, sevgiye yönelik duygusal uyaranlar alması; ilerleyen dönemlerde özgüven sahibi, kendiyle barışık ve iletişime açık bir çocuk olmasını destekleyecektir.
Bebekle gerçekleştirilecek kısa bir gezinti, yeni bir oyuncağı keşif, doğada zaman geçirme, oyun gibi herhangi bir etkinlik bebeğin beyninde yeni bağlantılar oluşmasına katkıda bulunur.
Bebeğin beyninde oluşacak bağlantılar ve beynin şekillenmesi olumlu ya da olumsuz yönde olabilmektedir. Bebeğe sunulacak eğitimin hem olumsuz durumları önleyici hem de gelişimi destekleyici bir niteliğe sahip olması önemlidir.
Okul Öncesi
Küçük çocukların duygusal, sosyal, fiziksel ve diğer gelişim alanlarındaki gelişimlerinin bütünsel gelişimleri ve yetişkinlik süreci üzerinde doğrudan bir etkisi vardır. Okul öncesi yılları, zekâ, kişilik, sosyal davranış ve yetişkin olarak kendini öğrenme ve yetiştirme kapasitesinin temelini oluşturur. Erken çocukluk döneminde çocukların yaşamlarını iyileştirmek, gelecekteki başarılarını sağlamak için bir toplum olarak yapılabilecek en iyi yatırımdır.
Erken çocukluk döneminde iyi oluşu değerlendirirken çocukların iyi oluşları hakkında kendi kendilerini değerlendirmelerine fırsat verilmesi gerekir. İyi oluşun öznel, içsel bir unsuru olduğunu ve üç yaşındaki çocukların bile güçlü yönleri ve zorlukları hakkındaki tartışmalara güvenilir bir şekilde katkıda bulunabileceğini gösteren araştırmaların bulunduğunu kabul ederek hareket edilmesi önemli bir unsurdur.
Yaşamın erken yıllarındaki deneyimler, insan beyninin mimarisini şekillendirir, biçimlendirir ve çocuğun gelecekte sahip olacağı becerilerin/yeteneklerin derecesini ve doğasını büyük ölçüde belirler.
Orta Çocukluk
Orta çocukluk, okul öncesinden sonra ergenlik dönemine kadar olan yılları kapsamaktadır. Bu yıllar genel olarak altı-on iki yaş arası olarak kabul edilir.
Artık çok yönlü pozitif müdahaleler ile çocukların kötümser algı ve açıklama biçimlerinin iyimser algı ve açıklama biçimiyle değiştirilebileceği kabul edilmektedir. Çalışmalar, çocukta pozitif düşünme ve iyi oluş faktörlerinin, sosyal ve fiziksel çevrede yapılacak planlı ya da plansız değişikliklerle geliştirilebileceği yönündedir. Pozitif psiko-sosyal ortamın çocuk ve gençlerin ruh sağlığını ve iyilik halini olumlu yönde etkilediği kabul edilmektedir. Güven verici, dostça, teşvik edici, rehberlik edici ve destekleyici bir ortamın sağlanması; işbirliği ve aktif öğrenmenin desteklenmesi pozitif psiko-sosyal çevrenin bileşenleri arasında yer almaktadır.
Beyin insanların duygu ve düşüncelerini etkilemektedir. Örneğin beyindeki bir yaralanma ya da hastalık; öfke, üzüntü ve umutsuzluk duygularına yol açabilmektedir. Bununla birlikte konu ile ilgili çeşitli araştırmalar bunun tersinin de doğru olduğunu yani düşüncelerin de beynin çalışma şeklini değiştirebileceğini ifade etmektedir. Bu, alıştırma yapılarak iyi duyguların ön plana çıkarılabileceğine, olumlu duyguların daha ön planda hissedilmesi ve pozitif ve yapıcı düşünme yönünde beynin eğitilebileceğine işaret etmektedir.
Ergenlik
Ergenlik dönemi orta çocukluk sonrasındaki dönemdir. Bireysel farklılıklar olmakla birlikte, ortalama olarak 12 yaş civarında başladığı kabul edilir. Çocukluk ile yetişkinlik arasında bir geçiş dönemi olarak tanımlanan ergenlik, fizyolojik, psikolojik, sosyal alanlarda büyüme ve olgunlaşmayla ilgili yoğun değişimler içeren bir dönem olarak kabul edilir.
Bu dönem ergeni psikolojik olarak zorlamaktadır. Ergenler aile, okul, sosyal ilişkiler ile ilgili konularda sorunlar yaşayıp başa çıkamadıklarında; okulu bırakma, evden kaçma, şiddet ve suç olaylarına karışma, dijital bağımlılık, depresyon, kaygı bozuklukları, madde bağımlısı olma gibi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.
Pozitif düşünmenin, bireylerde olumlu duygu durum, güçlü bağışıklık ve üretken olma üzerinde etkili olduğu ifade edilmektedir. Bunun yanı sıra, ruh sağlığı üzerinde olumlu etkileri söz konusudur. Pozitif düşünme, bireyin yaşamını daha nitelikli kılmaktadır.
Tüm sorularınız ve bilgi almak için lütfen bizimle iletişime geçin.
İletişim