Bireylerin duygu ve düşünceleri beyin yapısını etkileyerek gelecekteki davranışları üzerinde etkili olmaktadır. Doidge (2019), insan beyninin farklı tecrübelere, düşüncelere ve duygulara tepki vererek kendini şekillendirebildiğini, beyin değiştikçe yeni deneyimlere açık hale geldiğini belirtmektedir. Merzenich ve Penfield(2003) yapmış oldukları araştırmalardan elde ettikleri veriler doğrultusunda düşünce ve deneyimlerin beyinde nöronlar arasındaki iletişimleri değiştirdiğini, çevresel uyaran ve deneyimlerin beyni şekillendirdiğini, bunun da sonraki deneyimler üzerinde etkili olduğunu ifade etmektedirler (Akt. Doidge, 2019). Merzenich, Tallal, Peterson, Miller ve Jenkins (1999) yeni bir beceri elde etmeye çalışmanın beyindeki yüzbinlerce bağlantıyı değiştirebileceğini ifade etmektedirler. Kendini şekillendirme kapasitesine sahip olan beyin bilinçli yönelim yoluyla sınırlarını geliştirecek potansiyele sahiptir (Chopra ve Tanzi, 2016). Hebb (1949) nöronlar bir deneyime bağlı olarak karşılıklı ateşlendiğinde, bu nöronların birbirine bağlandığını ve bir ağ oluşturduklarını açıklamaktadır. Bir deneyim sürekli olarak tekrarlandığında bu nöronlar arasındaki bağlantılar derinleşerek güçlenmektedir.
Hebb (1949)’e göre öğrenme yeni nöronları birbirine bağlamaktadır. Küçük değişiklikler, işleyişte ve yaşamda büyük farklılıklar elde etmeye önemli katkılar sunabilmektedir (Service ve Gallagher, 2019). Beyin, yaşam deneyimlerine göre şekillenmektedir. Beynin şekillenmesi yaşam boyu devam eden bir süreçtir (Chopra ve Tanzi, 2019). Beynin yaşanılan deneyimlere bağlı olarak değişim göstermesi nöroplastisite kavramıyla açıklanmaktadır.
Burada yaşanan deneyimlerin, düşünce yapısının ve duyguların beynin değişmesine yol açtığına ve daha sonraki davranışlar ve gösterilecek gelişmeler açısından belirleyici olduğuna vurgu yapılmaktadır (Chopra ve Tanzi, 2019; Doidge, 2019; Siegel ve Bryson, 2018). Tüm bunlar, beyin değiştikçe ve şekillendikçe duygu, düşünce ve davranışların da değişeceğini belirtmektedir.
Geliştirilen alışkanlıklar belirlenen nöral yollar anlamına gelmektedir. Tekrarlanan deneyimler, beynin yapısını değiştiriyorsa, yaşanacak deneyimler ve öğrenme yaşantıları konusunda bilinçli olmak oldukça önemli (Siegel ve Bryson, 2018) bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anlamlı öğrenmeler için motivasyon önemlidir. Gerçek bir motivasyon içinse, izlemek, dinlemek, konuşmak, bunlar üzerinde düşünerek iş birliği içerisinde gerekli yönlendirmeleri bu doğrultuda uygulamak büyük önem taşımaktadır (Kohn, 2018). Yeni uyaranlar aracılığıyla yeni deneyimler yaşandığında, bu durum nöronlar arasındaki bağlantıların güçlenmesine destek olmaktadır. Tüm bunlardan yola çıkılarak; olaylara farklı bakış açılarından bakmanın, düşünce ve davranışlar üzerinde etkili olduğu ve bu konuda ebeveynlerin pozitif düşünme stratejilerini yaşamda uygulamak bağlamında hem kişisel gelişim hem ebeveynlik becerilerine yönelik eğitim alarak kendini geliştirmesinin hem bireysel iyi oluşlarına hem de çocuklarının iyi oluşuna anlamlı katkılar sunacağı düşünülebilir.
Etkili Ebeveynlik ve Pozitif Düşünme
Pozitif düşünme stratejileriyle çözüm odaklı yapıcı bir yaşam tarzı benimsemek, günlük stresle başa çıkmanın yanı sıra çocuklarınıza olumlu bir rol model olmanın da anahtarıdır. Kendi içsel huzurunuzu bulduğunuzda, çocuklarınıza daha sevgi dolu, anlayışlı ve destekleyici bir ebeveyn olabilirsiniz. Ayrıca, bu düşünme stratejilerini çocuklarınıza da öğretebilirsiniz.
Beynimize nasıl soru sorarsak ve odağımızı nereye yönlendirirsek, beyin bize o doğrultuda kanıtlar bulur ve senaryolar üretir. Adım adım yaşamımız bu senaryolar doğrultusunda şekillenir. Pozitif düşünme yaklaşımı daha nitelikli bir yaşam için güçlü stratejiler sunmaktadır.
Tüm sorularınız ve bilgi almak için lütfen bizimle iletişime geçin.
İletişim