EVLİLİĞİ GÖZDEN GEÇİRİRKEN - Prof Dr Çağla Gür

EVLİLİĞİ GÖZDEN GEÇİRİRKEN

Günümüzde boşanma sayısının arttığını hepimiz gözlemlemekteyiz. Evlilik birliğini başlatma kararı ne kadar ciddiyse, bitirme kararı da o kadar ciddidir ve enine boyuna değerlendirilerek verilmesi gereken,  anlık kızgınlıkla hareket edilemeyecek bir karardır. Konuştuğumuz anneler arasında boşanmayı dile getirenlerin ya da hızlı bir kararla boşananların sayısı ne yazık ki azımsanamayacak kadar fazla. Bu nedenle bu haftaki yazımda bu konuyu ele alıyorum.

Öncelikle evliliği ve işlevlerini, dolayısıyla evlilikten neler beklenebileceğini bir tanımlayalım: Evlilik, iki kişinin birlikteliğinin hem hukuki, hem de toplumsal anlamda kabulüdür, sosyal bir statüdür. Gelecek nesillerin yetişmesi için bir barınaktır.

Evlilik birlikteliği kişilerin sevme-sevilme gibi duygusal ihtiyaçlarını, sosyal ihtiyaçlarını, psikolojik ihtiyaçlarını, üretken olma ihtiyaçlarını, fiziksel ihtiyaçlarını, maddi-finansal ihtiyaçlarını (eşlerden birisi çalışmıyor olsa dahi yemek-temizlik gibi katkıların ciddi bir ekonomik destek olduğu, bu hizmetlerin sürekli olarak ayrıca satın alınmaya çalışılması durumunda ciddi bir ekonomik yük getirdiğini unutmamak lazım) karşılayan çok fonksiyonlu bir müessesedir.

Eşlerin bazı problemlerin varlığını dile getirdikleri evlilik birliklerinde dahi, bu ihtiyaçların tümü olmasa bile en azından bazılarının karşılandığı su götürmez bir gerçektir.

Boşanmanın kaçınılmaz bir seçenek olarak karşımıza çıktığı durumlar mevcut olmakla birlikte, bazen de fevri davranışların, anlık kızgınlıkların geri alınamayacağı /dönülemeyeceği düşünülen söylemlerin neticesinde gerçekleştiği de bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu kez sorunlar büyütülmekte, taraflardan biri aşırı beklentilerle bunaltılabilmektedir.

Bu bağlamda gelin biraz da evliliğin ne olmadığına bakalım: Evlilik birlikte geçirilen bir tatil ya da flört dönemi değildir. Evlilik bir ömür boyu sürebilecek bir balayı olarak düşünülmemeli, sürekli mutluluk ve haz hali beklenmemeli, inişler ve çıkışların olabileceği bilinmelidir. Bizler sadece anlık zevkler, pohpohlanma ihtiyacı gibi beklentiler üzerine evliliğimizi temellendiremeyiz. Evlilik sorumluluk gerektiren, belli durumlarda duruma göre eşlerin değişen oranlarda fedakârlıkta bulunması gereken, belli bir düzen gerektiren, eşlerin akrabalarının da dışlanmayacağı sosyal bir kurumdur. 

Düzen neden önemlidir? Belli bir düzeni olan insan iş hayatında, çocuk yetiştirmekte ya da diğer faaliyetlerde daha üretken olabilmektedir. Yoksa eforunu belli bir düzen oturtmaya ya da düzensiz bir hayat içerisinde rastgele bir yaşam sürmeye harcar. Evlilik düzen demektir ve bu yüzden evlilikte bir düzenin oturtulması da önemlidir.

Evlilikte düzenli bir yaşamla birlikte yukarıda daha önce ifade edilen bir çok ihtiyaç da karşılanmaktadır. Bu nedenle evliliği sona erdirmek gibi bir düşünce akla geldiği zaman kızgınlıkla fevri kararlar almak ya da karşı tarafa bu tarz söylemlerde bulunup bu fikre onu hazırlamak yerine oturulup enine boyuna düşünülmeli, evliliğin sona ermesi durumunda nelerle karşılaşılacağı analiz edilmelidir. Sonuçta eşinden ayrılan kişiyi karşıda bir cennet bahçesinin beklemediğinin, birçok durumla tek başına mücadele edileceğinin, çocuk varsa durumun karmaşık bir hal alabileceğinin farkında olunmalı, sonuçta karar her ne olacaksa bilinçli ve farkındalık sahibi olunarak verilmelidir.

Eğer evlilik birliğinin devam etmesine karar verilmişse, alınacak küçük önlemlerle nasıl daha huzurlu bir ortam oluşturulabileceği, küçük nüanslarla daha tatmin edici bir birlikteliğin sürdürülebilirliği üzerinde değerlendirme yapılmalıdır.

Evlilik çağında çocuğu olanlar çocuklarının evlenmesini arzu ederken onun hazır olup olmadığını da göz önünde bulundurmalıdırlar. Yukarıda ifade edilen sosyal, duygusal, psikolojik vb. ihtiyaçlar, evlendirilmek istenen kişi tarafından ihtiyaç olarak görülmüyorsa, onun şu anki ihtiyacı sadece gezmek-eğlenmekse, bunlar çok tatmin edici bir biçimde sunulsa bile, onun için anlamı olmayacaktır. Bu nedenle, hazır olmayan gençlere evlilik anlamında baskı kurulması sakıncalı bir durumdur. Her iki taraf için de bu ihtiyaçlar anlamlı olmalıdır. Eğer şu anki ihtiyaç birileriyle çay-kahve içmek, tatile gitmek, hoşça vakit geçirmek gibi durumlarsa, bunlar uzun süreli değil anlık ihtiyaçlardır ve çoğu zaman aynı cinsten arkadaşlarla da karşılanabilir niteliktedir.

Evlilik için karar verilirken, hazır olmak önemlidir çünkü evlilik hayat boyu sürmesi planlanan bir projedir.  Aynı şekilde sonlandırılması kararı da çok ciddi bir karardır. Ruhen bu karar alındıysa, söylenmese bile mesaj karşı tarafa ulaşacaktır. Bu nedenle zihinden bu tür düşünceler geçerken dahi sebep-sonuç ilişkileri kurulmalı, doğru değerlendirmeler yapılmalıdır. Şunu unutmayalım ki davranışlarımız duygularımızdan etkilenir, duygularımız bizim düşüncelerimizden etkilenir, düşüncelerimiz çoğu kez kendimize anlattığımız hikayelerdir ve bazen bu hikayeler tarafsız bir gerçeği yansıtmayabilmektedir.

(10.04.2019- Gelişimin Gücü Blogspotta yayınlanmıştır)

………………………….